Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | crystal ball n. | kristal küre | ||
Mary read Tom's future in her magic crystal ball. Mary sihirli kristal küresinde Tom'un geleceğini okudu. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Idioms | crystal ball n. | kristal küre | ||
Mary rubbed her crystal ball. Mary kristal küresini ovuşturdu. More Sentences |
||||
Idioms | crystal ball n. | geleceği gören küre | ||
Military | ||||
Military | crystal ball n. | radar ekranı |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | a crystal ball n. | kristal küre (geleceği tahmin etmenin zorluğunu ima eden bir ifade) |
Idioms | a crystal ball n. | geleceği gösteren küre (geleceği tahmin etmenin zorluğunu ima eden bir ifade) |
Idioms | look into one's crystal ball v. | geleceği görmek |